2 kat alttan oda tutarak.

bulunduğunuz kattan internet çekmiyorsa hiç birşey yapamazsınız, ha uzun süreli kalacaksanız acces point tarzı bir sinyal güçlendirici alırsınız.

bu arada oteldeki modem göze çarpmayacak bir noktadaysa alüminyum folyo ile basit bir çanak yaparak antenten çıkan sinyalleri bulunduğunuz odaya yansıtacak şekilde ayarlarsınız, gerçekten işe yarar. (yemek tabağı büyüklüğünde bir çanak anten işinizi görür)

bulunduğum katta bağlantı çok iyi çekiyor ama bağlanamıyorum. kapının yanına oturup alt katların gidip gelen bağlantısını kullanabiliyorum sadece. otelde başka boş oda yok bu arada.

oda servisine söyleyin teknik ekip ilgilenir.

1- sabah hava soğuktu ama öğlenden sonra biraz ısındı, 3'ten sonra falan dahada güzelleşti. kopşonlu polarla gezdim, hatta birkaç dakika kolları bile sıyırdım ama üşüdüm tabi sonradan.

2- valla ilk olarak 222 diyesim geliyor ama bar disko demiş olmasaydınız monte derdim. canlı müzik var, fiyatlarda normal. kızlı erkekli birçok grup var rahatca coşabilirsiniz.

3- kastettiğiniz giyimse, kapşonlu polar üzerine ince mont alıyorum genelde. duruma göre montu elinize alırsınız.

bülü bülü

2-jay jay johanson konseri vardı bugün ya hayalde kaçmazdı.

(bkz: eskişehir'e es-es denmesine uyuz olmak)

evet yine de yazarım çünkü cevap vermeden önce açtığı duyurulara bakmam tik koymuş mu koymamış mı diye.ben bildiğimi yada cevabımı verir geçerim.

yok bende öyle bir şey.

ben o kadar takıntı haline getirmedim henüz ama belkide getirmek gerekli.
seni o hale getirenler utansın ^^

Birazcık bile kafa yormam gereken bir soruysa cevaplamıyorum.

ben kimmiş ona bile bakmıyorum. geçen birine mesaj attım. aa meğer benimle konuşmayan birisiymiş. e cevap da vermedi tabi :)
bi de geçen birisi "siyasi görüşlerimiz uymasa da sağolsun" yazmış. alla alla dedim. ben kimsin diye bile bakmadım adam siyasi görüşümü incelemiş!

cevap için araştırma falan yaptıysam, uğraştıysam kızıyorum biraz "tick"lenmediğinde ama sallamıyorum. sonuçta o duyuruyu sonradan bulup okuyacak kişilerin de işine yarayabilir verdiğim cevap.

şu duyurumdan sonra (git: 244343) cevap vereceğim kişilerin önceki duyurularını inceleme kararı aldım. cevaplara tick koyuyorsa hemen cevaplarım. yoksa ne öyle boş yere uğraştığınla kalıyorsun, en azından bir teşekkür bekliyor insan.

ben bakmıyordum. cevap bu oranlarımdan belli olur.

farketmez yazarım ben ister koysun ister koymasın.

tik koyulmuyor diye cevap yazmacaksa hiç yazmaması daha iyi. böyle yapanlar olduğunu öğrendiğim için bundan böyle hiç bir soruma gelen cevaplara tik koymayacağım. böyle bir kompleks duyurunun ruhuna ve mantığına aykırı. amaç yardımlaşmak karşılıklı, onaylanma duygusunu tatmin etmek olmamalı.

usül "alo"dur, ama ben "efendim" diyorum galiba.
bi de son zamanlarda çok A9 izliyorum, bismillah'a kayıyor sanki daha çok.

ben efendim diyorum, alo demek kaba geliyor biraz.

kim o derim ben

arayana göre "ha abi naber?" "söyle aşkım?" "buyur anne?" diyorum genelde. "alo"yla "efendim" de oluyor tabi.

alo

Eğer kendimdeysem efendim diyorum.

arayana bağlı. tanımadığım numaraysa efendim.

efendim. daha kibar geliyor bana.

"Evet?" veya "Ne?"

efendim derim, tanımadığım numara ise alo

alüü

anneannemin verdiği terbiyeye göre telefon geldiğinde efendim, arama yaptığında alo ile başlamalı konuşma.

x malikânesi, buyrun?

Arayana göre, yabancıysa "Speak", bizdense "Konuş".

samimiyete göre "alo" ya da "söyle".

evet diyorum ben

Efendim diyorum ben de, alo kaba geliyor sanırım.

banner?

türkçe şerit, ingilizce ribbon olarak aratabilirsin...

türkçe olarak pek çıkmadı ama ingilizce olanı işime yaradı.

ribbon vectors olarak arattığın zaman bir sürü çıkıyor, belki başka isimleri varsa da bu şekilde aramaya başlayarak öğrenebilirsin...

aradığın şey her ne ise onun ingilizce adı ve clipart yazarsan (xxx clipart) hemen herşeyi bulabilirsin.

5 tl idi en son 3-4 ay önce

birkaç sene önce aldım 3 tl istemişlerdi.

5 liraydı galiba

savcılığa gidiyorsun dilekçe aldırtıyorlar, 50 kuruş, 1 lira falan dilekçe. dilekçeyi dolduruyorsun, 5 lira veriyorsun, sicil kaydını veriyorlar. bir de 5 liranın makbuzunu. aşağıda dilekçe örneği var. kendin doldurup da verebilirsin. dilekçe parası cebinde kalır.
(git: docs.google.com

bende sürekli bu adamlardan ürün getirtiyorum ama ufak tefek şeyler. haliyle gümrüğe takılmıyor, sizinki fiyat açısından sorun yaratmaz ama gümrük memuru telefon kapsamına alırmı bilemem. gerçi benim paketlerim o kadar büyük olmasına rağmen memur tarafından açılmıyordu bile ama, şimdi ne desem bilemedim. forum iyibey'e bir sorun isterseniz.

forum.iyibey.com

takılsa bile yanında banka çıktınız ile gidin zaten muaf yazısı verirler alırsınız gümrükten

panpacım bikaç bin dolarla çevrilebilecek bir iş değil. aman diyorum.

başlangıç olarak birkaç dolarla girişmeyi düşünüyordum aslında :) risksiz olduğu için ilgimi çekti ama biraz daha araştırıp bilgi sahibi olduktan sonra mı denemeliyim?

bahsettigin piyasanin milyar dolarlik oyuncusunun george soros oldugunu soyliyim... illa gireceksen bir kac ay sadece izle, olay iddaa'dan farkkli acikcasi.

risksiz diyen iyi yemiş seni bu arada.

İngilizce İktisat okuyan bir birey olarak ders kitabımdan alıntılıyorum özetini; farklı ekonomi merkezleri arasındaki döviz kurları farkıyla elde edilen kazanca deniyor arbitrage, ancak yüzlerce, binlerce, artık ne kadar çok kişi gözlemliyorsa elektronik olarak; senin tutturma olasılığın çok düşük, hatta zarar etme olasılığın inanılmaz derecede fazla.

ne gibi bilgiler? fotoğrafa dair teknik bilgiler mi? netteki kullanımına dair istatistiki bilgiler mi? vs vs

yok oyle bişi

android mobil aygıtlar için; www.google.com

google'ın android cihazlar için oluşturduğu öyle bir uygulama var ama bilgisayar için olanı var mı emin değilim, mantıken olması lazım ama.

bahsettiğim uygulamanın adı 'goggles' olarak geçiyor.

edit: ben yazana kadar üstteki noktayı koymuş :)

google da arama gibi bişey, nasıl biz kelime girip arayabiliyosak fotoğrafı upload edip arama yapılabilen. bu arada böyle bir arama motoru var ama adı ne?

infilak eder.
bir şey olmaz. sakin ol.

sadece biraz yumuşar.

aslında iyice yıkayıp, kurulayıp bir de una bulayıp öyle koysaydınız buzluğa, tam süper olurdu. kızartırken şahane bir kıvama gelirler o şekilde.

iyice yıkayıp ıslak ıslak koydum, keşke dediğiniz gibi yapsaydım. bir daha ki sefere öyle deneyeceğim artık.

tam anlayamadım ama sobaya bağlanan boruyu çıkarsanız olmaz mı? borudan girdiyse yine borudan çıkacaktır, sizde o sobaya bağlanan boruyu parça olarak çıkarırsanız sıkıştığı yerden odanın içine çıkar, sonra camdanda uçar gider.

düşündüğüm gibiyse bu şekilde olabilir gibi ama?

yarına kadar ölmez bence. ama oranın ne kadar hava aldığı ve kuşun girmeden önceki açlık susuzluk oranına göre bir saatte bile ölebilir. en azından üsttekinin dediğini yap bence ama kuş çık(a)masa bile en azından oradan ekmek falan atarsın. bir de gece ışıkları kapama ki hayvan korkudan ölmesin.

camı kırıp çıkardım, çok teşekkür ederim.

tum duyarli insanlar adina takdir ediyorum, Allah razi olsun...

Harbiden takdir ettim, elinize sağlık :)

helal...

benim için en önemli olanları ofis, java, flash player ve mozilla. gerisi zamanla geliyor zaten. adobe reader, photoshop, google earth gibi programlarıda ihtiyaç duydukça yüklüyorum.

ninite.com
istediğin programları seçiyorsun, indirip, uğraştırmadan bir kerede hepsini kuruyor.

driverlar, anti-virüs, open office, mozilla firefox, utorrent, neye ihtiyacın varsa. bir de sistemi istediğin gibi ayarladıktan sonra acronis true image ile yedeğini alırsan, bir daha göçtüğünde teker teker bu programları yüklemeye uğraşmazsın.

total commander ultima prime

baska herangi biseye ıhtıyac yyok.

modem ayarlarinizda wireless disardan gorunsun seklindeki yer tickli mi?

ilk iphone aldığımda benim de görmemişti, wireless adında türkçe karakter olunca görmüyormuş meğerse düzelttim geçti. Belki öyle bir şeydir?

@la traviata
modem arayüzü ingilizce olduğu için tek tek çevirmek zamanımı alacak. hangi başlığın altındadır bu seçenek?

@ekaterina
ağ adımda türkçe karakter yok zaten. anlamadım ki neden görmüyor.

modeminin marka ve modelini soylersen, soyleyebiliriz.

ki kendin de arayüz kurulumunda bulursun bunu.

modem markası 'belkin'

kendim sordum kendim cevaplayayım, kapalıymış.

modele tıkladıktan sonra bilgisayarıma indir seçeneği var, ordan sürükle bırak yaparak sketch up'a atılabilir, veya ctrl+o ile.

bir bölgedeki tüm binaları bir seferde almak mümkün olmuyor mu peki?

sanmıyorum pek. genelde bir bölgedeki yapıların çoğunu aynı kişi yapar, belki 'kullanıcının bütün modellerini indir' gibi bir seçenek vardır ama hiç görmedim ben.

edit: tekrar okuyunca çok sallamasyon yazdığımı farkettim.

cep telefonu başka nerden alınabilir ki kvk?

teknosadan alma.basit bi açıklama belki ama; çok fiyat farkı oloor.

kesenize en uyan nerede bulursaniz oradan alin. zaten nerede aldiginizin tek onemi fiyati. geri kalan konularda alacaginiz aletin garantisinin neresi oldugu onem arz ediyor. kvk, genpa vs.

cimri.com
akakce.com
enucuz.com
çıkan sonuçlardan kvk ve genpa garantili olanları tercih edersen daha iyi olur. stoklarında olup olmadığımna dikkat et yoksa çok bekleme ihtimali var.

samsung'larda telpa garantisi oluyormuş. telpa'da sorun yaşamam değil mi?

yok telpa ortalama ustu bi hizmet veriyor. merkezi de leventte.

netten alıyorsan paralel ithalat olup olmadığına dikkat et. paralel ithalatsa tr garantisi telpa değildir, aldığın yerdir.

www.ntvmsnbc.com

gundem.milliyet.com.tr

insan osuruktan nem kaparsa her hareketten kendine bi pay çıkarır, bide aklın nereye odaklandığı önemli tabi

sakız cıgnıyor olmasına karşılık "bu nedir?" demiş oldugu da soylentıler arasında.

150 tane polise de aynı anda kaş göz yapmış, çarpıtmayalım <3

yeniçerilerin küstahlığını anlatan bölümde yeniçeri rolündeki oyuncular ön sıralara laf atıyorlar, kısmen doğaçlama olarak. o gün de sümeyye sultan hazretleri sakız çiğnediği için bu laf atma olayına malzeme vermiş oluyor ("bu nedir? biz osmanlı'da böyle bir şey bilmeyiz."). oyuncu türbanı geç, sümeyye erdoğan'ın kimliğinden bile habersiz (kendi ifadesine göre).

kısaca, o yukarıda tick atmadığın arkadaş haklı, osuruktan nem kapma bu başka bir şey değil.

ulan hızımı alamadım. yabanilik resmen bu, sen tiyatrodaki oyunu ciddiye al, salonu terk et, o günkü oyunun ağzına sıç, bir de devlet tiyatroları ve tiyatrocularına facebook'ta giydir çok haklıymış gibi. devlet tiyatroları yönetiminin de hemen pısması ve özür dilemesine de laf etmek lazım ama malum boş yere korkmuyor adamlar. padişah efendi'nin bir ucube demesine bakar, toptan kapanır tiyatrolar da.

datmin edici deriken; sümeyye sultan açısından haklılığını destekleyen cevapları mı aramaktasınız? yoksa cep telefonu çalınca oyuncu tarafından dışarı uğurlanmaların olup olmadığı ilâ ilgili bir meşrebi mi meraktasınız?
denmiş a; ossuruktan nem kapılmış..

hayır adamın yaptığı hareketi yazmamış haber siteleri, adam göz mü kırpmış el hareketi mi yapmış, laf mı sokmuş anlamadım. ortada bir hareket varmış ama açıkca yazmıyor ne olduğu. neyse anladığım kadarıyla göz göze gelmiş veya göz kırpmış. önemli bir şey değilmiş.

“Ne o ağzındaki?”
Bizim izlediğimiz akşam, oyunculardan Tolga Tuncel, önde oturan birinin kravatına takmıştı; anlaşılan geçen Cuma, Sümeyye Erdoğan’ın sakızına takmış. Ön sırada sakız çiğneyen başörtülü seyirciyi taklit ederek “Pardon! O ne öyle ağzındaki? Biz Osmanlı’da böyle bir şey bilmiyoruz” demiş.
Sümeyye Erdoğan, bunu şahsi bir sataşma olarak almış.

abi soru soruyorsun cevabını okumuyorsun ama olay böyle

fiyat güzel ama kesinlikle ikinci el telefon almayacağım diye söz verdim kendime, o yüzden teklife pek sıcak bakamayacağım.

telefon yavaş diyorsun, yazılım yükselterek veya çeşitli programlar yükleyerek hızlandırma imkanı yok mu?

i7500 yerine i5700 spica alabilirsin. amoled ekran yok ama 800mhz işlemci android 2.1 gibi ekstra özellikleri var. şarjı duruma bağlı olarak 1.5-2 gün gidiyor.

hocam senin yerin bisikletforum.com

valla sahibinden.com veya gittigidiyorda fatura kesmeden satış yapabilirsin buna karışmazlar ama durduk yere maliye seni arayıp gel bakalım yanımıza bi uğra derse oturup tek tek açıklaman gerekir banka hesabına giren parayı.

ha parayı elden alırsın ona kimse karışamaz ama harçlığım çıksın diye satış yapacaksan en basitinden bir şahıs firması kurup fatura kesmen gerekir. şahıs firmasında da hiç satış yapmasan bile aylık 300-500 tl sabit giderin olur.

ayrıca 4-5 satış yapsan bile maliyenin yakalama ihtimali var, yakaladıktan sonrada geçmişe yönelik sattığın her ürün başına 160 tl ceza kesiyor. aman dikkat!

bir firma olmadığın için sattığın herşeye nasıl fatura kesebilirsin ?

mantık şu. eğer ikinci el kendine ait eşyaları alıp satıyorsan. değişik türlerde şeyler alıp satıyorsan bir sorun yok.

ama satış işlemlerin incelendiğinde aynı üründen onlarca satmışsan o zaman ticarete dönüyor ve sorun oluyor.

maliyedeki adamlar hiçbişey bilmeyen insanlar değiller. neyin nasıl döndüğünü biliyorlar. yani aman başım yandı diyenler emin olun ticari olarak ciddi satış yapanlardır.

satışın nereden yapıldığının maliye için hiçbir önemi yok. yaptığınız satış münferit ise, yani mesela arabanızı satıyorsanız, tutarları kanundaki istisnaları geçmedikçe problem değil. ammavelakin yaptığınız iş ticaret ise, yani çok sayıda mal alıp/üretip/yurtdışından getirtip kâr koyarak satıyorsanız bunun adı ticarettir. isterseniz dükkan açın, isterseniz evinizden yapın, isterseniz internetten satın zerre farkı yok. vergi mükellefi olmanız gerekiyor.

benim merak ettiğim asıl konu vergi mükellefi olabilmek için mutlaka şirket mi kurmam gerekiyor, şahıs olarak ticaret yapamıyor muyum. olsa ne güzel olmaz mı? satışımı yapsam, vergimi versem falan. tıpkı münferit satış yapıyormuşum gibi, her satışımın vergisini versem? :(

evet olsa ne iyi olur ama malesef devletimiz böyle bir imkan tanımıyor vatandaşlara, maliye korkusuyla iki aydır satış yapamıyorum. cebimde beş kuruş para yok. şahıs firması kurup fatura kesmekten başka çaren yok.

ha şöyle bir kolaylık var, fatura kesebilen bir firmayla anlaşıp onun adına fatura kesebilirsin. firmayada kârın ortalama %38'ini ödersin. işler yoluna girincede kendi firmanı kurup devam edersin.

şirket (ltd falan) değilse de şahıs firması kurman gerekiyor. iş yapmadıkça bile beyannameler verilecek. o dediğin gibi normalde bir şey kurmayayım, satış yaptıkça vergimi vereyim şeklinde olmuyor. öyle olsa takip edemez çünkü. kim satış yaptı da kim verdi kim vermedi bilemez. ha 1-2 seferlik bir şeyse dediğim gibi yapabilirsin hatta vergisini de verebilirsin.

www.gib.gov.tr adresinden gelir vergisi kanunu'ndaki diğer kazanç ve iratlar başlığını incele.

ben de okudum o entry'yi. Dışlama denilebilecek bir durum göremedim ben ama;
**spoiler**
Sanırım anne ve babasının sorunlarını ezel'e anlatmamasından dolayı böyle bir kanıya varmış yazar. Babasının marangoz dükkanını satması ve ellerinin titremesi. Annesinin yemek yapamaması falan.
**spoiler**

ezel son birkaç bölümdür ailesinin yanına hiç uğramadı, hatta onlar diziden çıktımı acaba diye düşünmeye başlamıştım ki dün yüzlerini gördüm. özetle ortada bir neden yok, ezel uzun süre yanlarına gitmedi diye tavır yapmış olabilirler.

Ezel'in Mert'in ölümünden sorumlu olduğunu düşündükleri için ailesi tavır aldı. Mert'in yasını tutan ve hatta öldüğünü kabullenemeyen annesi Ezel'e tepkili biraz.

@adslmodem tamam işte işin maddi kısmı mesele değil dediğin gibi sadece yurt diyenler neye göre diyo avantajları neler onu merak ettim.

ilk sene yurt sonra ev olayı deli saçması, onu ben söylüyeyim; yurda alıştıktan sonra eve çıkıp ekstradan deli masrafa girmeye hiç gerek yok. öğrenci evi dışarıdan makara kukara görünür de maddi açıdan deli zorlar, evin temizliği boku püsürü zordur ama yurda oranla deli rahattır.

imkanın varsa elxa'ya +1 derim.

edit: ha bi' de, evde yemeğimizi kendimiz yaparız, aradaki fiyat kapanır panpa demeyin kendi kendinize. o olay yalan oluyor bi' yerden sonra.

kesinlikle ev.asla bulaşma yurt olayına.

evde kalıyorum ama yurt diyenler tembellikten diyodur herhalde, telefon elektrik doğalgaz tek tek uğraşmak istemiyodur, sabah akşam ne pişirsem derdi olmasın hepsi önüne hazır gelsin istiyodur, yurt ortamındaki kalabalıkla birlikte gırgır şamata yapmak istiyodur. bu böyle gider.

evde yaşamalısın.

Ev:
Artıları: Rahat, kirayı ödediğiniz ve ev sahibiyle papaz olmadığınız sürece devamlılık, arkadaş, aile, akraba ziyaretleri daha kolay.
Eksileri: Pahalı, çok işi var (temizlik, faturalar, vb.), okula yakın bulunmazsa ulaşım sorunu var, ev arkadaşı gürültücüyse çalışmak imkansız.

Yurt:
Artıları: Genelde okula daha yakın, odaya çekilince sakin ortam, fatura, temizlik gibi dertleri yok.
Eksileri: Eve göre daha rahatsız (çünkü otel gibi), okulun içindeyse hep aynı ortamda olmanın verdiği gerginlik, yazları boşaltma gerekliliği.

Aklıma biraz düşününce gelenler bunlar. Eklemeler mutlaka olacaktır.

ev. kendine ait bir odan olması paha biçilemez bir şey.

laf hazırlamış olabilirsin ama doğruyu söylemek vazifem :) ilk sene yurt diyorum çünkü fakülte dışından insan tanımanın en güzel yolu bu. ilk sene sağlam bir ortam yaptıktan sonra kafana uyan iki üç arkadaşla eve çıkmanı tavsiye ederim. öyle yaptım, mutluyum :)

- ilk sene özel yurtta kaldım. 2 kişilik odalar. ortak mutfak, ortak banyo. rahat değil. gürültüsü bol. sınıfta kaldım.
- ikinci sene 4 kişi 3+1'e çıktık. bulaşıklar, yemekler sorun oldu. alış veriş falan fıstık sorun oldu. temiz olmayan mutfak, salon bana dert oldu. sonuç; ayrı evlere dağıldık.
- bu sene tek kişiyim. böyle iyi...

kıssadan hisse: nerde çokluk orda bokluk. 2 kişiden fazla eve çıkılmamalı bence. mümkünse tek çıkılmalı.

5 senelik üniversite kariyerim;

2 sene ev
2 sene özel yurt
1 sene de devlet yurdu (şuan)

herşeyi denedim yani. yurt her zaman kısıtlamadır. özel yurtlar sadece biraz esnek. yani 20 yaşına gelmiş adama "gece neden gelmedin" deniliyorsa, orada bi süre sonra insan tabiki rahat edemez. ev ise nasıl desem şimdi. rahatlığın mna bile korsun. ağzımı bozdum kusura bakma o denli bişey olur. oranın da sıkıntısı maddi sadece ama sen maddi kısma girmeyin demişsin. eğer az biraz sosyal biriysen, yani ev arkadaşların dışında ilişkilerinde olacaksa, ev her türlü.

maddi yönden sıkıntın yoksa eğer ilk sene yurt sonra ev derim.

direk ev olayına girdiğinde yanlızlığı da pek sevmiyen birisi isen sıkılabilirsin.

ama benim arkadaşla makara yapmaya ihtiyacım yok diyosan eğer yurt olayı hakkaten otelden farksızdır.tam olarak sahiplenme olayı olmuyor.

evin zorlukları da keyfinin yanında ayrı bir anı olarak kalır hayatında.ama yok ben beceriksizin tekiyim diyosan eve de bulaşma tek kişi kalabileceğin odası olan bir yurda yerleş.

wi-fi, wireless aynı sey adamım.

lg optımus one, samsung ace.

wi-fi deyince aklıma ttnet'in ücretli hizmeti geliyor ama, farklı diye biliyorum. aynı olduğuna eminsin dimi?

wi-fi teknolojinin adı olurken, wireless bu teknolojiye halk tarafından biçilmiş isimdir.

kelime anlamıyla wire - kablo, less - "-sız,-siz" anlamındadır.

samsung monte

başka bir duyuruya c3-05 cevabı vermiştim fakat bir saattir lg optimus gt540 incelemelerini okuyup izliyorum 500 lira altına sıfırını bulursan çok kullanışlı bir telefon hayran kaldım

samsung monte çok iyidir. 440 olsa gerek fiyatı da.

nokiaya hiç bulaşma bide 500 altı diyosun.1000 liralık telefonları bile dökülüyo külüstür yani.samsungun dokunmatiği nokiayı hava karada anladın sen küfürlü konuşmak istemiorum çünkü :D samsung 4VER :D

ben nokia c5-03'e baktım baktım baktım bi turlu içime sindiremedim, gittim samsung galaxy gio aldım, çok da memnunum. 550 tl, bütçeyi çok da sarsmazsa bi bakın derim.
www.samsung.com

ya hacı bak durum şu bana göre:
evet ucuz hemde ürününe göre çok çok ucuz.
ama gel gör ki zamansız gidersen kayda değer bir şey bulamıyorsun.
yani ürünleri reyonlara koydukları zaman en fazla 2 günün var sonra gidersen bitti.
her beden veya her numarayı bulamıyorsun.
büyük beden daha avantajlı.

fabrika satış mağazaları genelde outlet oluyor. yani mağazadaki ürünü büyük ihtimalle orada bulamazsın. bulursan da defolu falan olur. tahminim yüzde 30-40 fark eder.

eskişehirden 1-2 günlüğüne istanbula geleceğim, gelmişkende uğramak istedim ama haftasonuna denk geliyor. açıktır değil mi? bu cumartesi veya pazar için düşünürsek stok durumu nasıldır sence? çeşit bulunurmu ki bu aralar?

bu metronun ilerisinde adidasla ayni siradaki pumadan bahsediyorsan o magazada hicbir sey yok. hayatinda gormedigin apaci puma ayakkabilari ve hepsi toz icinde. asla tavsiye etmem.

hiç kurcalama.hazır bugunu bulmuşun hotfile'ın insin dosyalar paşa paşa.

riski göze alıp yeni şifreyle denedim ve sorun çıkmadı, aksine hızım yükseldi.

106 kb ne abi? aşırı yavaş. ne ile bağlanıyorsun?

17 dosya aynı anda indiriyor adam o kadarı bile iyi türkiye şartlarında.

modemin arayüzüne girerek görebilirsin. 192.168.2.1 gibilerinden bir adres olur genelde, bilmeyip öğrenmek istiyorsan modeminin modelini google'la.

evet o adresten modem arayüzüne erişebiliyorum ama hangi başlık altından kontrol edeceğimi bilmiyorum.

DHCP ya da LAN kismindan otomatik IP ile internetine girenleri gorursun.

aklıma ilk gelen şey jöle. bildiğimiz saça sürülenlerden. aslında yemek için olan jöle daha pürüzsüz olur ama uzun yıllar dayanırmı bilmem. saç için olanda çok uzun yıllar idare edebilir ama içindeki minik hava kabarcıkları bilmiyorum görüntü kirliliği yaratırmı.

tabi üstünüde kapatırsanız ufaklık elini ayağını sokmaz içine.

gülle gibi olur yalnız, nası taşırsınız onu doumgünü çocuğuna?
bence içi boş olsun.

o mum şeyinin adı sarafin miydi neydi. akrilik de olabilir dediğin şey için

üstad mesela mesela kapak yapacağın şeye iple tuttursan. Hareketli bilem olurlar? :)))

sıvı parafin

bir iki ay önce martha stewart'ta görmüştüm. maddenin ne olduğunu bilmiyorum ama önce kabın yarısına kadar renksiz sıvıyı döküyordu, sonra onun donmasını bekliyordu. o donup sertleşince de üstüne kullanacağı cismi koyuyordu ve kalan sıvıyı üstüne döküp tekrar donduruyordu. böylece o cisim sabit bir şekilde kalıyordu ortada. tam aradığın gibi bir şeydi yani. cadılar bayramı programlarından birindeydi. madde adı söyleyemedim ama belki izleyen biri vardır ve söyleyebilir o sıvının ne olduğunu.

@tolga.asp: hava kabarcıkları için jöle, doldu maddesi için bu linktekini kullanıcam sanırım (saturndeki salyangoz'a teşekkür ederiz):
mummalzemesi.com
@shiranai: hafif olsun diye plastik kap kullanıcam, o yüzden bu mumların yapıldığı maddeyi arıyordum, haiff oluyordu mumlar bununla.
@kadim kishi: nasıl hareketlendiririm diyordum kapaktan ipler güzel fikir, yalnız içini doldurursam bir işe yaramaz, ama boşluk bırakabilirsem, kap içinde kap ile dolgu yapıp kapları geri çıkarabilirsem...

tamamen sallama bilgilere dayanıyorum. termal kameralar ısıya duyarlı kameralar sanırım, webcamlerdede ısıyı ölçebilcek ekiipman olduğunu düşünmüyorum

Mümkün değildir.

evet haklısınız, kızıl ötesi kamerayla karıştırdım ben. bir sitede okumuştım evde kızılötesi kamera yapımı diye, sanırım ordan çağrıştırdı. termal kamera mümkün değildir. böylece kendi sorumu kendim cevapladım.

yok öyle bi dünya dostum.

kendi cevabını gördükten sonra gelen edit.

dropbox.

ek filan: www.dropbox.com

backup içn crashplan var ücretsiz sürümü de var, ucuz da

sugar synch var bir de dropbox alternatifi, www.sugarsync.com buradan üye olursan sevaba girersin :)

bunların artıları veya eksileri varmıdır? ne kadar alan veriyorlar mesela?

dropbox 2 gb veriyor sugarsync 5 gb veriyor, google da dropbox vs sugarsync diye aratırsan farklını görürsün.

bu ikisi, online dosya depolama servisi olarak geçiyor, bazıları save dosyalarının burada saklıyor, bazıları kendi evraklarını, bazıları ise kendi özel dosyalarını, yani orası sana kalmış. crashplan dediğim şey tamamen backup üzerinedir, ama genel olarak bunların hepsi cloud storage olarak geçiyor

Box.net de 5 gb yer veriyor ücretsiz hesaplara. Ama dosya başına 25mb limiti var tek negatif yönü o. Bi süre Business plan kullandım. Sync programıyla süper oldu 500 gb alanla birlikte ama alışınca zor oluyor normal plana dönmek.

Gmail'in değil de Google Dökümanlar'a her türde dosya yüklenebiliyor bi süredir. 1 gb'dı yanlış hatırlamıyorsam onun toplam kapasitesi de.

yaptım öyle. seninkide benzerse normal o zaman.

bende de birkaç eklenti var, üç sekme açık ve 160 civarında seyrediyor. bilmiyorum normalmi anormalmi

detetim masası -> program ekle-kaldır -> kaldır mozilla firefox 4

sonra

www.google.com

not: bana şimdi küfretsen de acı gerçeği er geç öğreneceksin.

şu olur mu?

i1104.hizliresim.com

bu da artistiksel amatör bir deneme yamulma...

i1104.hizliresim.com

img573.imageshack.us
PhotoInstrument ne yazıkki rengi değiştiremiyor :)
koldada var biraz yazı

i1104.hizliresim.com
pek bişi yapmadım arabadaki antaşı sildim.

beyler yok mu arttıran? ben arabadaki yazıyıda sildim.

i1104.hizliresim.com

edit: saniye farkıyla :D

img535.imageshack.us


bence en iyisi bu oldu.

elimden geldiğince:

i54.tinypic.com

tişört rengi yapmamışlar hiç:
i51.tinypic.com

ürün adında da zaten ADSL ROUTER W/ (with) MODEM demiş. Teknosa kendisi cevabı veriyor zaten.


edit: tam emin olabilmen için hepsiburada'daki linkini de koyuyorum, ordaki özelliklerine, yorumlara bakıp içini rahatlatabilirsin:
www.hepsiburada.com

Aynı zamanda modem.Kısa bir süre önce bende modem alacaktım.Bu alternatifi de inceledim ama internette pek iyi bir şekilde bahsedilmemiş.Ben de ZyXEL aldım ama sanki bunda da sorunlar var.Eskiden ZTE diye telekomun verdiği modem vardı.İş yerinde de TP-Link diye yine telekomun verdiği bi modem var.İkisinde de sorun olmadı şimdiye kadar.

Kaliteli olsun ZyXEL olsun dedik ama sanki ucuz olanlarda sanki daha iyiydi performans.

bunda ömür boyu garanti varmış ona kanıp aldım bakalım. şimdi kuracağım, pişman olmam umarım.

anneyi de içeri almalısınız. yeni doğmuş kedi annesini emmezse ölür. sadece emzirmek değil, karnını yalayıp boşaltım sistemini çalıştırma sıkıntısı da var. bir odaya alırsanız ikisini birkaç gün, hava da ısınmış olur. bırakırsınız tekrar. en az 4, 5 günlükse yaşama ihtimali var ama o bile çok çok iyi bir bakımla yarıdan az denilebilir.

geçenlerde benzer bir başlık açılmıştı küçük bir arama yaparsanız karşınıza çıkar. ama tavsiyem migroslarda satılan laktozsuz süt ile beslemeniz. normal süt kesinlikle vermeyin bir de küçük bir biberon almanız gerek (eczanelerde veya veterinerde bulabilirsiniz).
onun haricinde dışkılama problemi varsa pamuklu çubuğu zeytinyağına bandırıp anüs bölgesine hafifce masaj yapın.

annesi yaşıyorsa ona bırakın. o ölenleri dert etmeyin. anne çözümü bulur. annesine bırakın. o kadar küçük için sütle falan uğraşmayın. annesine bırakın. ah benimkilerin annesi de yakında olsa da versem baksa. :(
www.flickr.com

Kendi kediniz ile sakın bir araya getirmeyin yavruyu. Mümkünse anneyi de eve alın (anne kedi de sizin kedinizi görmesin), eğer olmuyorsa yavruyu anneye teslim edin, ama gözlemleyin, yavruyu emzirip emzirmediğini bilmeniz lazım. Emziriyorsa sorun yok, ama emzirmiyorsa iş başa düşer. Bu durumda ya yavruya bir süt anne bulacaksınız veya kendiniz besleyeceksiniz. İkinci seçeneği seçerseniz hemen vakit kaybetmeden bir petshopa gidin. Bebek kediler için yapılmış özel biberonlar var, ondan 1 tane alın. Bir de Kitty Milk alacaksınız. Kitty Milk, kedi sütü tozudur, anne kedinin sütünde bulunan tüm maddeleri içerir, yavru kediyi ancak bununla büyütebilirsiniz. Sakın inek sütü kullanayım demeyin, öldürürsünüz hayvanı. Kitty Milk'i aldıktan sonra üzerindeki kullanma talimatını okuyun. Biberonda ölçü çizgileri vardır o ölçülere uyarak gerektiği kadar kitty milk'i biberona koyun, üzerine içme suyunu ılıtarak koyacaksınız. Yani kitty milkle ılık suyu karıştıracaksınız. Sonra biberonun kapağını kapatıp çalkalayın. Tamamdır, şimdi sütünüz hazır. Bebişin bunu emmesini sağlamak size kalıyor. Yavruyu gece de dahil olmak üzere 2-3 saatte bir besleyin. Onun annesi siz olacaksınız artık. O yüzden de annesinin yaptığı gibi yapmalısınız. Dışkılaması için normalde annesi yavrularını sürekli yalar. Siz ise bunu, bebeğin karnına masaj yaparak gerçekleştireceksiniz. Mamasını emdikten yarım saat sonra filan karnına yavaş yavaş masaj yapın ki, hayvan dışkısını idrarını yapsın. Yavruyu hep sıcak tutun.

Bebeği kurtarma ihtimaliniz bebeğin kaç günlük olduğuna bağlı. Bebek ne kadar büyükse kurtarma şansınız o kadar artar. Ama bu demek değildir ki 2 günlük bebeği kurtaramazsınız. Onu da yaşatabilirsiniz elbet, iyi ve doğru bir bakımla onun da şansı var.

İyi şanslar dilerim, umarım bebeği yaşatmayı başarabilirsiniz.

Not: Veteriner değilim, 12-13 yıldır kedi sahibiyim. Konu ile ilgili olarak mutlaka bir veterinere de danışın.

bebelac var küçük kavanozlarda. o kadar küçükte işe yararmı tereddütte kaldım şimdi. ben onla beslemiştim ama ne kadar yeni doğmuştu onu hatırlamıyorum

teşekkür ederim.sıcak tuttum bu saate kadar,karnını da sıvazladım damla damla işedi. veterinere götürüyruz kediyi şimdi, anneyi bulamadık.

İyi haberlerinizi bekliyoruz, umarım kedicik hayata tutunur.

ctrl tusuna basarak tiklamayi deneyin.

olmadı, normal linke bile tıklanmıyor.

windows 7. denetim masası. yedekleme ve geri yükleme simgesi.

onu denedimde çok yavaş yapıyor, gerçi diğer programlarda uzun süre bekletir herhalde. ama en sağlamı win7'de ki yedekleme değil mi?

"sağlam" derken nedir işte onu belirlemeli önce.

win7'nin güzel yanı, esktra program kullanmak zorunda olmaman. zamanlama da var, arkada sessiz sedasız hallediyor. ilk yedekleme uzun sürüyor ama sonraki yedeklemeler ilki kadar uuzn sürmeyecektir (differential backup/incremental backup). başına bir iş gelince sistem kurtarma diskini takıp, yedeğini geri yükleyeceksin.

harici bir disk kullanmakta fayda vardır.

acronis true image senin ilacin

illa bir şirket kurman gerekmez. firma olarak yapabilirsin bu işi. ticaret odasına kaydolacaksın ama.

ayrıca bu getirdiğin malları (ufak, tefek dediğine göre) gümrüksüz sokuyorsun. bu işletme çatısı altında gümrüklü yapacaksın, gümrükten çıkartmak için müşavirlik şirketiyle anlaşman lazım. ayrıca muhasebeci de tutman lazım. ve vergi kaydı tutturman lazım.

aslında şirketten kastım şahıs işletmesi. bugün birkaç mali müşavirle görüştüm, en basitinden bir şahıs işletmesinin hiç satış yapmasan bile aylık ortalama 400-500 tl arasında sabit gideri var.

tecrübesiz biri için az para değil, hele ki satışlar düzelene kadar cepten verecek birikim bile yok.

not; öğrenciyim, aileden para gelmiyor.

altından kalkamazsın.

madem dışarıdan alıp türkiye'de satıyorsun. refurbished ürünleri getirip satman çok daha mantıklı. ancak çok güzel bir parti mal düşürüp bir iş yapmazsan bu gibi yasal yollara girmen kendine zarar.

örnek vermem gerekirse, NIKON COOLPIX S630 bu cihazı türkiye'de en ucuza satan 500 liraya satıyor, sen refurbished olarak 130 liraya alabiliyorsun. ve 150 euro altında olduğu için gümrük ödemiyorsun. tek tek getirmende sorun çıkmaz. bu ve buna benzer olaylar yaparsan güzel paralar kazanıp yasal yollara girebilirsin.

sen aynı hesap devam et hocam hiç bozma.
gümrük şirketlerine ve devlete para kazandırırsın.
üstüne kendinde borca batarsın.
ya adamakıllı gir yada uak tefek devam et.
teşvik kapsamında olan bazı şeylerden gümrük vergisi alınmıyor
ama senin getireceğin şeyler büyük büyük ihtimal bu şeylere uymaz.

refurbished mantıklı ama benim yaptığım işe pek uymayabilir, şöyleki; ben ürün resmini türkiyedeki sitelerde yayınlıyorum sonra alıcı çıkarsa yurtdışındaki satıcıya sipariş veriyorum. refurbished olunca alıp evde stoklamam gerekecek aksi taktirde ben müşteri bulana kadar satıcı çoktan başkasına satar ürünü.

@seyduna, iyi diyorsun güzel diyorsunda maliye gittigidiyor veya sahibinden.com'daki satış listelerini alıp tek tek inceliyor hesapları. köfteyi çakarlarsa geçmişte sattığın her ürün başına 160 tl'yi bir güzel geçiriyorlar.

bir şahıs işletmesi kurarsan, yapacağın satıştan kaynaklı ödeyeceğin vergiler haricinde,

smmm ücreti (kaça anlaşırsan)
damga vergisi (20-30 TL)

masrafın olur. ev adresini şirket adresi olarak da göstermen mümkün.

bu arada, genelde yurtdışı alışları KDV'li olmadığı için, çok KDV çıkar sana, demedi deme.

evet o kdv olayını mali müşavir çözemedi. ben şimdi yurtdışından kdv'siz alacağım ve burda kdv'li satacağım. bunun artısı veya eksisi nedir? nasıl yaparım? bir örnek vererek açıklayabilirseniz çok sevinirim.

eklediğiniz ve müşterilerden aldığınız kdv'leri hesaplayıp bu tutardan, iş için yaptığınız giderlere ilişkin kdv'yi düşüp kalan kdv'yi devlete ödeyeceksiniz.

istanbul/güneşli

metro grossmarket ya da adidas'ın fabrika satış mağazası.

ikisi de güneşli'de ve yakınlar. bunlardan daha ucuza bulman zor.

@mevrin metro mağazasından alışveriş yapmak için esnaf olup o mağazaya vergi numaranı vermen yada bu şekilde kayıtlı olan birinin kartını alman lazım yoksa bişey alamazsın oradan...seni vergiye ortak ediyorlar bu sayede ucuza satılıyor.

metroya gidip kasadayken birinden rica etsem onun kartıyla alabilirmiyim?

no

o zaman ürünü alıp birinin sepetine atayım parasınıda cebine koyayım, çıkıştada ayakkabımı alıp yoluma devam edeyim. bu da mı olmaz? nedenini biraz daha açık söylerseniz ona göre mantık kurayım kafamda.

normalde üye olmazsan içeride almıyorlar ama şöyle bir durum var. oraya üye olan birinin bilgilerini söyleyerek (çünkü birkaç soru soruyorlar) geçici kart alıp alışveriş yapabilirsin. bilgileri nası alıcağınıda sen düşün :) firma ismi vergi no felan soruyorlar.

edit: yani bu işi dışarıda halletmen lazım

metro'ya gittiğin zaman birinden rica etsen onunla beraber alabilirsin sorun çıkmaz.

www.barcin.com.tr

internet üzerinden alabiliyorsun.

bence erkeksen anlarsın...

limon ve tuzla degil de, sabun ve suyla anlayabilirsin panpa.

gerci limon ve tuzla da anlayabilirsin belki, degisik bir deneyim olur hem.

bir kocaeli üniversitesi mezunu olarak diyorum ki, var panpa. sakın yeme.

bizim okulun(anadolu üniversitesi) yemekhanesinde de şap söylentisi vardı, gittim çalışana sordum ve aldığım cevapla rahatladım.

-hocam yemeklerde şap var diyolar doğrumu?
-neden, sevişemiyormusun?
-yok abi ondan değilde merak ettim öyle bir söylenti var.
-yok tabiki, işimiz gücümüz yok onunlamı uğraşacağız.

yani dövse daha iyidi ama, yinede cevabı tatmin edici oldu.

tam da bugün bi arkadaşım bundan bahsetti yoksa o sen misin? :D
corbanın dipte kalan kısmına dediğin gibi limon suyu ve tuz ilave edip mor bir renk küfümsü birşeyler gördük vs dedi.
ama bir mühendisi etkiler mi şap? tabi ki hayır

@dieselsingle olabilir neden olmasın :D galiba haklısın mühendise işlemiyo muhtemelen :D

valla ben annanem öldüğünde öğrendim o takma dişleri de mezara öyle kuyuyorlarmış. bir şekilde tek bir diş yüzeye ulaşmış olabilir ama baya zor bir ihtimal o.

aklımdan acaba hayvanlar çıkarmış olabilirmi diye geçiyor ama? en son mezarlığa gittiğimde etrafta çok sayıda köstebek tüneli vardı, belki bir şekilde onlar çıkarmıştır. veya başka bir hayvan.

mesela arkeolojik kazılarda da yüzeyin altından bu şekil dişler tabak canak bi şekilde yüzeye cıkıyor. muhtemelen yüksek ihtimal teyzenin. yada alakasız bi yerden biri şaka yapmıs. sen yine de 2. sine inan.

baska bi sekilde gelmıstır o, disler aynı oranda asınır curur vs, biri cıkmıssa ki nızamı ıslamı defin sonrasında epey ımkansız nerdeyse, digerlerinin de cıkması gerekir.

ceset mezara konulduktan sonra üzeri tahtalarla kapatılır. yani o dişin ağzından düşüp yüzeye ulaşması gibi bir şey olamaz.

1.5 senede olen teyzenizin tahtalarını hayvan kemirmiş olabilirde olmaya bilirde. dişin yukarı çıkması olasılık dahilinde. arkeolojide kazılacak yerlerin uzerindede oraya ait kalıtsal buşgular bulunduğu doğrudur ama sanmıyorum 3-5 senede olsun bu sey. bence siz once o diş bi insanamı ait ona bi emin olun

almadım ki dişi hay allah..

dearguest sanmıyorum öyle bişey olduğunu.. kim neden yapsın düşmanımız da yok allah'a şükür.

siteye giriş sayın "1" ; "her" girişi yapmayı nasıl becerdin. :)

nasıl oluyor anlamadım ama istatistik bilgilerim güncel değil, birden fazla konu açtım ve birden fazla cevap yazdım, yine birden fazla giriş yaptım ama istatistikler hala sıfır.

IP'ni aldım.

www.ntvmsnbc.com'e göre bu kopya gerçek. başın belaya girerse yanında en az bir kaç yüz bin arkadaşın olacak endişelenme. hatta beni bul orda.

yarın emniyete gidip ifade vermeniz gerekiyor.

hatta birisi alındıgında haberimiz olsun ki orada zirve düzenleriz.

www.ntvmsnbc.com

bu haberi okudun mu? burada kitabı daha önceden okuyan birinin ortadaki kopyanın orijinal olduğunu onayladığı yazıyor. sendeki kopya da büyük ihtimalle bu kopyadır.

hocam korkutmayın, daha notebook un taksiti bitmedi gelip almasınlar şimdi makineyi. en iyisi 298 sayfayı çıktı alıp sakin sakin okuyayım ben.

Orijinal kopya hatta indirilen kitap "sansürsüz" versiyon. Yani aslında resmen kitabın basılmasına izin verilmiş olsaydı ve kitap yasaklanmasaydı, kitapta bazı isimler verilmeyecek ve bazı bölümlerde gerekli düzenlemeler editörler tarafından yapılacaktı.

KİTABI İNDİRMEK SUÇ MU?
TV8'in yayınına katılan bilişim hukuku uzmanı Gökhan Ahi şunları söyledi:

"Yasada kitabın yayınlanması 'içerik sağlayıcı' sıfatını doğurur. Tabii içerik sağlayıcı için ceza ve güvenlik tedbirleri farklıdır. Fakat, konusu suç olan yayını indirmek diye bir suç ceza Kanunu'nda tanımlanmış değil. Kaldı ki; bu kitabın örgütsel bir döküman olup olmadığı bir dava sonucunda belli olacaktır. Bir kitabın kesin hükümle örgütsel döküman olup olmadığı belli olmadan bir örgütsel döküman saymak güçtür. Soruşturma kitabı internete koyan kişiyle ilgilidir."

başını belaya sokacak adamlar sızdırdı zaten o dosyayı,rahat ol.

hacı şimdi burası türkiye. yarın öbür gün bişey olur, örgüt bağlantısı diye tutar götürürler bilgisayarında bu kitabın kalıntısı var diye

bi halt olmaz. ayrıca, sadece indirmekle kalmayıp, paylaşıma açmak gerekir.

bu kadar koyun olmayın, bi sik olmaz.

çocuk pornosuyla nasıl kıyaslıyorsunuz ki bunu..

çocuk pornosunu indirmek için, bizzat gidip aranıp, zor olan mevcut bu siteleri bulup, oralardan indirmek gerekiyor ki bu gayet zor bir iş. indirdiğinizde yırtabileceğiniz bir yer yok.

ama ben internette dokunan_yanar.pdf diye gördüğüm bir dosyayı nerde görsem indiririm arkadaş. bu beni sorumlu yapmaz, yapamaz. içinde yok örgütsel zırva varmış yok yarrak varmış ben nereden bilebilirim, tv izleyip haberleri takip etmek zorunda mıyım? dokunan_yanar.pdf içinden çocuk pornosu dahi çıksa suçlu olmazsın.

*bence*

%38'ini vermen gerek. %20 kurumlar vergisi, %18 kdv

ayrıca sanmıyorum bir firmanın boyle bırsey yapacagını.

sahıs sırketlerı 500 lıraya kuruluyor ortalama sen kosturusan ıslerını. ya da 1 teklıge lımıted kur basın agrımasın

şirket açmasına açılır ama bilmeyen birisi için oldukça karmaşık, stopajından aylık kdv'sine, gelir faturasından gider faturasına veya bilmemnesinden bilmemneyine bir sürü teferruat var. bir süre bu şekilde başka bir firma adına fatura kesip işler yoluna girincede kendi şirketimi açmayı düşünüyorum. aslında tanıdık bir dış ticaret firması var ilk olarak onunla görüşeceğim ama kabul etmeme riski biraz yüksek.

birde bu şahıs işletmesi tek kişi kurulabildiği gibi iki ortaklada kurulabilir mi? kurulursa hangisi daha avantajlı olur?

yakın akraba tanıdık vs. değilse hiçbi firma sana öyle fatura kesmez.

bu işin en mantıklı yolu çevrendeki bir muhasebeci yada mali müşavire danışıp derdini anlatıp bu gelirini nasıl vergilendirebileceğini öğrenmek.

Başka bir firma üzerinden fatura kestirme yolunu deneyeceksen, çözmen gereken bir kaç husus var.
Senin için fatura kesen firma, olmayan bir şeyi satamaz. Yani senin sattığın mal ya da hizmetin bu firmaya girişin olması veya bu firmadan oluşması gerekir. Sen başkasına fatura kesemediğine göre, bu firmaya da fatura kesemeyeceksin. Başka bir X firmasında fatura geldi vb vb şeklinde bu iş çözüldü ve firma malı sattı diyelim. Parasını sana nasıl çıkacak? İş böyle çetrefilli noktalara gelir. Kaldı ki, bu firmanın da bu faturayı kesmesi kanunen suçtur. Bu nedenle, bir şirket kurarak işinizi götürmenizde fayda var. Şirket tipine gelince, tüm bilgiler Türk Ticaret Kanunun' da bulunmaktadır. Şahıs Şirketleri ve Sermaye şirketleri birbirinden farklıdır. Temel farklılıkları ise temsil ve sorumluktadır. Sorumluluğu ise özel kişi ve kurumlara karşı sorumluluk ve kamu kurumlarına karşı sorumluluk olarak ayırmak gerekir. En azından, bir muhasebecinin kılavuzluğunda hareket etmende fayda var. bu arada %38 hesabı tam doğru hesap değildir.

bugün söz konusu firmayla ve onun mali müşaviriyle görüştüm, durum şöyle. firma fatura kesmeyi kabul etti fakat yurt dışından aldığım malın invoice'unu ona götürmek şartıyla. zaten aksi halde girdi olmadığı için çıktıda olamıyor. detayları konuşup netleştirdik ve son olarakta muhasebecisine gittim, muhasebecinin verdiği bilgi açıkcası şevkimi kırdı. aynen yazıyorum;

"sen o firmanın ismini kullanarak fatura kesersin ama ürün bedeli senin hesabına yatacağı için yarın öbürgün maliye yakalarsa kolay kolay kurtulamazsın, her ne kadar fatura kessende para şirkete değil senin cebine giriyor. bu yüzden şahıs işletmesi kurmanı tavsiye ederim."

gibi bilgiler verdi. aklım yatmadı ama birkaç kişiye daha danışmak istiyorum, bahsettiğim mali müşavirin dediği gibi firma adına fatura kesersem maliye açısından sorun olurmu, olursa ne gibi bir problem yaşarım?

firma sahibi ürünlerini internetten satmak istiyordur ama internetle arası iyi değildir, benden rica etmiştir bende onun yerine işini yapıyorumdur, maliye buna ne diyebilir ki?